3 Ocak 2012 Salı
1 Ocak 2012 Pazar
ZÜLKARNEYN
Zülkarneyn
Zülkarneynkonusunda binlerce yılın verdiği korkunç bir bilgi kirlenmesiyle karşılaşıyoruz. Makedonya kralı İskender’e Zülkarneyn denildiği gibi, kendilerine İslam alimi deyip de Zülkarneyn’i uzaylı yapanlar bile var. Üstelik bu konuda kitap bile yazılmış. İnternete bakınca şaşırıp kalıyorum.

Fig.1: Akad kralı Naramsin’in dikilitaşı.
Arapçada “zül-” maliklik, sahiplik bildiren ön ektir. “karn” boynuz, tepe manalarına gelir. “-eyn” son eki ise sonunda bulunduğu kelimeyi çift yapar. Genel olarak “iki boynuzlu” olarak çevrilir. Bir de Akat Kralı Naramsin’e (M.Ö. 2190 – 2154) bakalım. “n-” Akatçada maliklik, sahiplik bildiren ön ektir. Türkçede “-lı”, “-li” eki. “aram” Akatçada “sevgi” anlamında deniliyor. Asurcada ise, “bir objenin üzerine geçirilen membran, deri, metal” anlamındadır (Asurca Akatçanın devamı bir dildir). Asurcadaki anlamından objeyi vücut veya baş olarak kabul ettiğimizde; metal, deri veya başka bir şeyden yapılan zırh, mihver anlamları rahatlıkla türetilebilir. “-sin” son eki rakam olarak “iki” anlamına gelir. “-sin” eki sonraki dönem Akatçasında s harfi düşerek “-in” ekine dönüşmüş, Arapçada da “-eyn” eki şeklinde yer almıştır. “sin” aynı zamanda “ay” manasındadır. Mezopotamya’da ay hilal şeklinde, açıklığı yukarı bakacak şekilde resmedilir. Hilalin iki ucu, iki rakamını verdiği düşünülür. Boğanın tepesindeki iki boynuz, aya benzetilir.

Fig.2: Hitit güneş kursu
Hz. Yusuf’u anlatırken, Mezopotamya’da güneş, ay ve on bir yıldıza tapıldığından bahsetmiştik. Mezopotamya kaynaklı bu din, etrafındaki uygarlıklara da yayılmıştır. Boynuz ve ay ilişkisiyle ilgili Hitit güneş kursunu örnek göstereceğim. Resme baktığımızda iki boynuz üzerinde güneş, etrafında on bir yıldız mevcut. Ay ile iki boynuzun yer değiştirmiş olduğu görülür. O devirde iki boynuz ile ayın hilal şeklinin aynı anlamda kullanabilirliği tartışılabilir.

Fig.3: Kalp şeklindeki iki boynuzu gösteren bir silindir mühür.
Akatçada “aram” sevgi anlamındadır. Fig.3’deki aşk tanrıçası İnanna’nın bulunduğu bir silindir mührü örnek göstereceğim. İnanna’nın yanındaki iki keçinin iki boynuzu; aşkı ve sevgiyi simgeleyen kalp şekli verilmiş. Akatçada “aram” kelimesinin hem sevgi, hem de boynuz anlamında olduğunu düşünüyorum (daha doğrusu iki boynuz, yani aramsin sevgi manasında). İsim anlamı olarak “zülkarneyn” ile “naramsin” benzerdir diye düşünüyorum.
Kehf.83. (Ey Muhammed), sana Zu'l-Karneyn'den soruyorlar. De ki: "Size ondan bir anı okuyacağım."
Kehf.84. Biz onu yeryüzünde güçlü kıldık ve ona herşeyden bir sebep (istediği herşeye ulaşmanın yolunu, aracını) verdik.
Kehf.86. Nihâyet güneşin battığı yere ulaşınca onu, kara balçıklı bir gözede batar buldu. Onun yanında da bir kavim buldu. Dedik ki: "Ey Zu'l-Karneyn, (onlara) ya azâb edersin veya kendilerine güzel davranırsın (onları güzellikle yola getirirsin. Nasıl istersen öyle yaparsın)."
Kehf.87. Dedi: "Kim haksızlık ederse, ona azâb edeceğiz, sonra o, Rabbine döndürülecektir. O da ona görülmemiş bir azâb edecektir."
Yukarıdaki ayetlerde anlatılan; Zülkarneyn batı tarafında haksızlık eden bozulmuş bir kavimle karşılaşıyor ve bunları cezalandırıyor. Naramsin ise, Mezopotamya’nın batısında Ebla kentini alıp yıkmıştır.
Kehf.88. "Fakat inanıp iyi iş yapan kimseye de en güzel mükâfât vardır. Ona buyruğumuzdan kolay olanı söyleyeceğiz (onu zor işlere koşmayacağız)."
Kehf.89. Sonra yine bir yol tuttu.
Kehf.90. Nihâyet güneşin doğduğu yere ulaşınca onu, güneşe karşı kendilerine siper yapmadığımız bir kavim üzerine doğar buldu.
Kehf.91. İşte (Zu'l-Karneyn) böyle (yüksek bir mevkie ve hükümranlığa sâhip) idi. Onun yanında (daha) nice bilgi ve yetki bulunduğunu biliyorduk.
Kehf.92. Sonra yine bir yol tuttu.
Kehf.93. Nihâyet iki sed arasına ulaşınca onların önünde hemen hiç söz anlamayan bir kavim buldu.
Kehf.94. Dediler ki: "Ey Zu'l-Karneyn, Ye'cûc ve Me'cûc, bu yerde bozgunculuk yapıyorlar. Bizimle onların arasına bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi?"
Zülkarneynbatıya, doğuya gitmiştir. Zülkarneyn’in son olarak gittiği yön belirtilmemesine rağmen, kuzey olarak düşünüyorum. Zülkarneyn’i, Naramsin olarak kabul ediyorum. Güneydeki Sümer kentleri, dedesi Kral Sargon tarafından alınmıştı. Geriye kuzey kalır. Naramsin, dağlı canavarlar olarak anılan Guti’lere karşı sefere çıkmıştır. Guti’ler Zagros dağlarında yaşıyordu. Ayrıca Doğu Anadolu dağlarının Zagros dağlarının devamı olduğu da unutulmamalı. Guti Sümercede mağara anlamına gelir. Cudi dağının ismi, guti isminden gelmiş olabilir. Çünkü Cudi dağında çok sayıda mağara bulunur. Ayrıca Sümercede “c” sesi bulunmadığından “g” kullanılmış olabilir diye düşünüyorum. Yecüc ve Mecüc denilen kavimin Gutiler olması ihtimali yüksektir.
Kehf.95. Dedi ki: "Rabbimin, beni içinde bulundurduğu imkânlar, (sizin vereceğinizden) daha hayırlıdır. Siz bana (insan) güc(üy)le yardım edin de sizinle onlar arasına sağlam bir engel yapayım."
Kehf.96. "Bana demir kütleleri getirin." (Zu'l-Karneyn) iki dağın arasını (demir kütleleriyle doldurtup dağlarla) aynı seviyeye getirince: "Üfleyin!" dedi. Nihâyet o(demir kütleleri)ni bir ateş haline sokunca "Getirin bana, üzerine erimiş katran dökeyim," dedi.
Elmalı tefsirine bakıldığında “demir kütleleri getirin” in anlamı “demir aletler getirin” olabilir. Ama Naramsin’in yaşadığı çağ tunç çağıdır. Demir aletlerden çok, tunç aletler olduğunu düşünüyorum. “demir kütleleri getirin” deyimsel anlatımdır.
“Set”kelimesini dağ olarak çevirenler olduğu gibi, doğal bir yapı olmayıp insan yapısı olduğunu düşünen tefsircilerde bulunuyor. “iki dağın arasını (demir kütleleriyle doldurtup dağlarla) aynı seviyeye getirince”,burada geçen dağ kelimesi aslında yorumdur. Dağ değil set kelimesi geçiyor. Kentin etrafına set(sur) çekmek için yeterli tuğla üretilince. Burada Ninova kenti etrafına yapılan suru ifade ettiği kanaatindeyim. “Nihâyet o(demir kütleleri)ni bir ateş haline sokunca” diye çevrilmiş. Ama bu cümlede demir kelimesi geçmez. Benim anladığım iki set arasını birleştirecek kadar tuğla yapıldıktan sonra, bu tuğlalar pişiriliyor (pişirilmiş tuğla, güneşte kurutulmuş tuğlaya göre çok daha sağlamdır. Dolayısıyla en sağlam set, pişirilmiş tuğlayla yapılır).
Eski Mezopotamyalıların, tuğlalar arasında harç olarak katran kullandıkları biliniyor. Bu kadran, Musul-Kerkük civarında yeryüzüne kendiliğinden çıkan kadrandır. Kent olarak, sonradan bir Asur kenti olan Ninova’yı düşünmemin sebebi; kadranın bulunduğu Musul kenti yakınında olması, hemen kuzeyinde Kuzey Irak Dağlarının bulunmasıdır. Bu dağlarda Gutilerin diyarıdır.
Kehf.97. Artık (Ye'cûc Me'cûc) onu ne aşabildiler, ne de delebildiler.
Kehf.98. (Zu'l-Karneyn) dedi: "Bu, Rabbimin bir rahmetidir. Rabbimin va'di gel(ip Ye'cûc ve Me'cûc'un çıkması, yahut kıyâmetin kopması gerek)diği zaman onu yerle bir eder; şüphesiz Rabbimin va'di gerçektir."
Enbiya.96. Nihâyet Ye'cûc ve Me'cûc'un önü açıldığı ve onlar her tepeden akın etmeye başladıkları zaman,
Enbiya.97. Gerçek va'd (yani kıyâmet) yaklaşmış olur. İnkâr edenlerin gözleri birden donup kalır. "Vah bize, biz bundan gaflet içinde idik (bunun doğru olacağını hiç düşünmüyorduk). Meğer biz zulmediyormuşuz!" (diye mırıldandılar).
Yecücve Mecüc’ün ari ırkının ataları olduğu kanaatindeyim. Naramsin’den sonra Ariler doğuya ve batıya yayılmış, batıya yayılanlar Avrupalıların ataları olmuş, doğuya yayılanlar ise İran ve Hindistan Arilerinin ataları olmuştur. Rabbimin vaadi geldiği zaman Zülkarneyn’in yaptırdığı Ninova surlarını aşarak bu kenti ve bölgedeki diğer kentleri yıkarlar. Artık eski uygarlıklar bir daha dirilmemek üzere yok olmuştur.
Önce Babilliler ve İran kökenli Metler ve Asur kentlerine saldırarak yıkarlar. Sonra diğer bir İranlı ulus olan Ahamiler Mezopotamya, Anadolu, Suriye, Mısır bölgelerini alır. Batıdaki diğer bir Ari ırkı Yunanlılar, Ahamileri yıkarak onların topraklarını alır. Artık vaat gerçekleşmiştir. Eski uygarlıkların sonu, yeni uygarlıkların başlangıcıdır. Artık güç merkezi Avrupa ve İran’a geçmiştir. Eski Mezopotamya, Anadolu, Suriye, Mısır uygarlıkları dirilmemek üzere tarihe karışmıştır.
Enbiya 97. ayette inkarcı olarak anlatılan Asurlulardır. Güçlerinin zirvesinde olan Asurlular komşu milletlere saldırmış, katliamlar, işkenceler yapmışlar, onları köleleştirmişler, ağır haraçlar koymuşlardır. Tarihte Asur imparatorluğu kan ve vahşet imparatorluğu olarak anılır.

Fig.4: Asurluların yaptığı zulümler.
Kibirleri o dereceye varır ki, Allah’ı bile inkar seviyesine gelirler. Tanrı Marduk(Baal) ve tanrıça İştar’a tapmaya başlarlar. Devirlerinde insanların en nefret ettiği ulustur. Hepsi bir araya gelip bütün Asur kentlerini yıkıp, toplu katliamlarla Asurları yok ederler. Sağ kalanların Kuzey Irak dağlarına sığındığı kanaatindeyim.
Dikkatimi çeken bir şeyde, Ortadoğu kaynaklı üç din; Yahudilik, Yezidilik ve Aleviliğin dışarıdan kimseyi dinlerine kabul etmemeleridir. Din kendilerine hastır ve ancak kendi ırklarından biri bu dinden olabilir. İnançlarında ki benzerliklerin ve kökenlerinin daha iyi araştırılması gerektiği kanaatindeyim.
Gazetelerde okuduğum, Müslüman bir gence aşık olan Yezidi bir kızın ailesi tarafından sokağa çıkarılıp taşlanarak öldürülmesi olayı. Recm’in, aslında hangi din kökenli olduğunu düşünmek gerekir.
Davud yıldızındaki altı köşenin, Hz. Davud zamanındaki altı Asur kentini simgelediğini düşünüyorum. Bu kentler Kuzey Irak’ta, 36. paralelin kuzeyinde yer alır. Asurlular daha sonra yaşam alanlarını Güney Doğu Anadolu ve Çukurova’ya doğru genişletmiştir. Bağımlı krallıklarla birlikte çok geniş topraklara sahip olmuşlardır.
Diğer bir konu, PKK fikrini savunanların haritasının, Asur haritalarıyla benzerlik göstermesidir. Bu haritalar, Asur yaşam alanlarını kapsıyor. Yahudi ve Kürt milliyetçiliğinin el ele yürümesi, İsrail’i destekleyen ülkelerin PKK’ya destek vermesi, eski Asur topraklarına doğru yayılmaya çalışılması ve en önemlisi bunu yapanların eski Mezopotamya sapkın inançlarını yüceltmeleri.
Mehdi Zana’nın bir yazısını okudum. Kürtlerin gerçek dini İslam değildir diyor. Gerçek dinlerinin ne olduğunu düşünüyor, çok merak ettim. Zerdüşülik mi? Yezidilik mi? Yahudilik mi? Hangisi?!!
Büyük Ortadoğu Projesinin ne olduğunun daha iyi düşünülmesi gerekir.
Notları:
Naramsin, stelinde dört yönün kralı şeklinde geçer. Bazıları bunu dört yönün tanrısı şeklinde yazıyor. Aslında bu garip bir yorumdan kaynaklanıyor. Başındaki iki boynuzlu miğfere bakarak boynuz tanrıların simgesidir, kendisini tanrısal simgelerle gösteriyor, Naramsin kendini tanrı ilan etmiştir. Buna dayanarak da dört yönün kralı sözcüğünü yorumlayarak dört yönün tanrısı şeklinde yazıyorlar.
İBRAHİM
z. İbrahim
Tarihte Mezopotamya, tek tanrılı dinle müşriklerin mücadele alanı olmuştur. Kuran’da bu mücadelenin başlangıcı, Hz. İbrahim olarak verilir. İbrahim kavminde Allah inancı vardı, fakat şirk koşan bir kavimdi (6.Enam.78-79). Güneş, ay ve yıldızlara taparlardı. Hz. İbrahim’in Sümerlerin Kiş kentinden, babası Azer’in de Kiş kentinin rahip-kralı(Ensi) olduğu kanaatindeyim. Yeri geldikçe neden bu şekilde düşündüğümü açıklayacağım.
Enam.76. Gece üstünü örtüp bürüyünce bir yıldız görmüş ve demişti ki: "Bu benim rabbimdir (veya: rabbim budur)." Fakat (yıldız) kayboluverince: "Ben kaybolup gidenleri sevmem" demişti.
Enam.77. Ardından ayı doğar görünce: "Bu benim rabbim" demiş, fakat o da kayboluverince: "Andolsun" demişti "Eğer rabbim beni doğru yola erdirmezse gerçekten sapmışlar topluluğundan olurum."
Enam.78. Sonra güneşi doğarken görünce: "Budur benim rabbim. Bu en büyük" dedi. O da kayboluverince kavmine demişti ki: "Ey kavmim, doğrusu ben sizin ortak koştuklarınızdan uzağım."
Enam.79. "Gerçek şu ki, ben hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana (fetara) çevirdim. Ve ben müşriklerden değilim."
Yukarıdaki ayetler, Hz. İbrahim’in manevi ve düşünsel yolculuğundan bahsediyor. Aynı zamanda bu yolculuğu, Sümer kentlerini dolaşarak yaptığını düşünüyorum. Sümerlerin erken dönemlerinde her kentin bir mabedi bulunuyordu. Yıldızlara tapılan şehirlere gittiğinde bu inanca girdi. Sonra ay tanrısı Nanna’nın tapınağının bulunduğu Ur kentine gittiğinde yıldızları ret edip ay tanrısı inancını benimsedi. Fakat Güneş tanrısı Utu’nun mabedinin bulunduğu Uruk kentine geldiğinde bu seferde güneş tanrısı inancını benimsedi. Sonunda bununda doğru bir inanç olmadığını anladı.
Bakara.258. Allah kendisine mülk verdi diye rabbi konusunda İbrahim ile tartışmaya gireni görmedin mi? Hani İbrahim: "Benim rabbim diriltir ve öldürür" demişti. O da: "Ben de öldürür ve diriltirim" demişti. (O zaman) İbrahim: "Kuşkusuz Allah güneşi doğudan getirir, (hadi) sen de onu batıdan getir" deyince, o kafir böylece afallayıp kalmıştı. Tanrı zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
Yukarıdaki ayetteki sözler, ben tanrıyım diyen güneş tapınağı rahip-kralına söylenebilir diye düşünüyorum. Güneş tanrısı olduğunu iddia ediyor ama güneşin hiçbir hareketini kontrol edemiyor. Kent olarak güneş tapınağının bulunduğu Uruk’u, kişi olarak da buranın güneş tapınağını Ensi’sini düşünüyorum.
Burada bir çelişki ortaya çıkıyor. Tanrı olduğunu iddia eden bir adamın dinine Hz. İbrahim nasıl girer?! Benim düşüncem yakın doğudaki ateş-güneş kültünün, gnostik bir öğreti olmasından kaynaklanıyor. İslam içerisinde de “Enel Hak” taraftarlarının son derece fazla olduğu göz önüne alınırsa olay garip kaçmaz diye düşünüyorum.
Hz. Yusuf
Hz. Yusuf
Gılgamış Destanında Kral Sargon ile Hz. Yusuf arasında oldukça fazla benzerlikler olduğunu yazmıştım. Bu nedenle ben Kral Sargon’un Hz. Yusuf olduğunu düşünüyorum. Kral Sargon, Akat imparatorluğunun kurucusu olarak bilinir. Tarihte Akatlar, Arabistan tarafından Mezopotamya’ya geldiği söylenen, tarihteki ilk imparatorluğu kurmuş, Sami kökenli halk olarak geçer. M.Ö. 23-21 yüzyıl arasında Mezopotamya’da yaşamışlar, Sümerlerin çivi yazısını benimsemişlerdir. Akatça, 2000 yıl boyunca Sümerceyle birlikte Mezopotamya’nın yazılı dili olmuştur. İlk kralı Sargon olarak geçer. İkinci büyük kralı torunu Naramsin’dir. Başkenti Akat şehridir. Bu şehrin yeri arkeolojik olarak bulunamamıştır. Asur dili, Akat dilinden türer.
Sargon; Kiş Kralı Aga’nın kölesidir. Daha sonra baş muhasebecisi olur. Kral Aga’nın ölümünden sonrada kral olur. Akat kentini kurarak başkent yapar. Tarihte bilinen ilk imparatorluğu kurmuştur. Sargon bir isim değil lakaptır. “Meşru kral” anlamına gelir. 55 yıl krallık yapmıştır.
İbrani kavimlerini, ilk Mısır’a götüren Hz. Yusuf olduğu iddia edilmektedir. Bana göre Mezopotamya’ya götüren ilk kişidir. “mısri” kelimesi Kuran’ın başka yerlerinde “kent” anlamında kullanılırken, nedense Yusuf süresine gelindiğinde “Mısır Ülkesi” anlamında kullanılmakta. Üstelik Mısır’ın Müslümanlarca fethinden önce Arapça olarak buraya Mısır denildiğine dair hiçbir veri yok. “Mısri” kelimesinin kökeninin daha iyi araştırılması gerektiğini düşünüyorum.
Onbir Yıldız, Güneş ve Ay

Fig.1: Güneş, ay ve onbir yıldızı gösteren bir silindir mühür.
Yusuf.4. Hani bir zaman Yûsuf, babasına: "Babacığım demişti, ben (rü'yâda) on bir yıldız, güneşi ve ayı gördüm, bunların bana secde ettiklerini gördüm." demişti.
Tefsir yapılırken güneş ve ayı Hz. Yusuf’un babası ve annesi, on bir yıldızın ise kardeşleri olduğu iddia edilmekte. Oysa Mezopotamya’da güneş, ay ve on bir yıldızla ilgili çok sayıda kabartma ve silindir mühür bulunur. Bunun bir kanıt olduğu kanaatindeyim. Hz. Yusuf, Mezopotamya’ya geldiğinde,on bir yıldız, güneş ve ay bir kült olarak bulunuyordu. Anlayacağınız güneş, ay ve on bir yıldıza tapan Sümerliler Hz. Yusuf’un hükümdarlığını benimsemiş, onun önünde secde etmişlerdir. Bunların daha iyi araştırılması gerektiği kanaatindeyim.
Mezopotamya 11 yıldızla ilgili kabartmalarla dolu iken, bazıları bir silindir mühre bakarak 12. gezegen Marduk, uzaylılar efsanesini yaratıyor. Gerekçe, 11 yuvarlak simgenin biraz ilerisinde bir küçük çıkıntının olması. Bu şekildeki simge yalnızca bir tane. Peki diğer silindir mühürler ve kabartmalarda 11 yıldızın olduğu niye söylenmez.
Kral Hz. Yusuf
Kuranda Hz. Yusuf’un vezir olduğu geçer. Kral olduğunun da geçtiğini düşünüyorum.
Yusuf.69. (Kardeşleri), Yûsuf'un yanına girince, (Yûsuf, öz) kardeşi(Bünyami)n'i yanına aldı ve: "Ben senin kardeşinim, onların (bizim hakkımızda) yaptıklarına üzülme!" dedi.
Yusuf.70. Onların yüklerini hazırlatırken su tasını (öz) kardeşinin yükünün içine koydu. (Kervan hareket ettikten) sonra bir ünleyici şöyle seslendi: "Ey kervan, siz hırsızlarsınız!"
Yusuf.71. Bunlara döndüler: "Ne kaybettiniz, (ne arıyorsunuz)? dediler.
Yusuf.72. Dediler ki: "Kralın su tasını kaybettik (onu arıyoruz). Onu getirene bir deve yükü (mükâfât) var. Ben buna kefilim"
Yusuf.100. Ana babasını tahtın üstüne çıkardı ve hepsi onun için secdeye kapandılar (önünde saygı ile eğildiler. Yûsuf): "Babacığım, dedi, işte bu, önceden (gördüğüm) rü'yânın yorumudur. Rabbim onu gerçek yaptı, bana iyilik etti; zira şeytân, benimle kardeşlerim arasına fitne soktuktan sonra O, beni zindandan çıkardı, sizi de çölden getirdi. Gerçekten Rabbim dilediği şeyi çok ince düzenler. O, (her tedbiri) bilen, her şeyi yerli yerince yapandır."
Yukarıdaki ayetlerde kaybolan su tası Hz. Yusuf’un değil, kralın su tası olarak geçer. Bunun Hz. Yusuf’un Kral olduğuna bir delil olduğunu düşünüyorum. 100. ayette geçen Hz. Yusuf’un anne ve babasını tahta çıkarması, çok daha kuvvetli delildir. Taht da yalnız hükümdar oturur. Bir vezirin böyle bir iş yapması, hükümdarın yerinde gözü var anlamına gelir ki, kellesinin gideceği hemen, hemen kesindir. Hz. Yusuf’a 11 kardeşi, anne ve babasının secde ettiği yazılır. Ayete bakıldığımızda hiç de öyle bir sonuç çıkmıyor. Anne ve babasının secde ettiği iddiasını biraz garip buluyorum.
İnsanın aklına bir soru daha geliyor. Hz. Yusuf nasıl kral oldu.
Hz. Yusuf Nasıl Kral Oldu
Yusuf.21. Onu satın alan Mısır'lı (hazine bakanı Kıtfir), karısı(Zeliha'y)a: "Ona iyi bak, belki bize yararı dokunur, ya da onu evlâd ediniriz!" dedi. Böylece biz Yûsuf'a o yerde güzel bir imkân verdik ki ona düşlerin yorumunu öğretelim. Allâh, buyruğunu yerine getirendir, ama insanların çoğu bilmezler.
Bu ayetten anlaşılacağı gibi Hz. Yusuf’u alan çift, çocuksuzdu. Yusuf süresi tam olarak okunduğunda, bu çiftin şehrin önemlilerinden olduğu rahatlıkla anlaşılabilir. Veliaht olabilir diye düşünüyorum. Çocuksuz bir kralın öldüğünde evlatlığı kral olabilir.
Daha çok düşündüğüm, Hz. Yusuf’un gerçektende yasal kral olması. Hz. İbrahim’in Kiş kentinden ve babasının da hanedan sınıfından olduğunu düşünüyorum. Kral Aga’nın ölümünden sonra, Kiş kentinde Hz. Yusuf dışında hanedandan kimse kalmadı. Hz. Yusuf’un anne ve babasını tahta çıkarmasını sembolik olarak almıyorum. Hz. Yusuf’tan önce tahta çıkması gereken Hz. Yakup’tu. Onun ölümüyle de tahta oğlu geçer.
Asurluları, Akatlıların devamı olarak düşünüyorum. Akat devletinin yıkılmasından uzun yıllar sonra bile Akatçanın yazı dili olarak kullanılmasını, Asurluların Akatlıların devamı olmasına bağlıyorum. Asur kralları listesinde Sargon’un isminin geçmesi ayriyeten bir delildir. Arkeolojik olarak Akat şehrinin yerinin bulunamamasının sebebi olarak, isminin Asur olarak değiştirilmesine bağlıyorum.
“İsrail”veya “Asuril”in kelime anlamına gelince, “sar” kral manasındadır. Başına, “a-“ öneki gelmiş. Bunun kelimeyi isim yaptığını düşünüyorum. “-il” son eki tanrının demektir. “Tanrının Kralı” ve/veya “Tanrının Krallığı” olduğu kanaatindeyim. Hz. Yakup’un lakabı olmasının sebebi tahta oturması.
Kök olarak “ašru” kelimesini düşünürsek,bu kelime“bölge, alan” anlamında. Bu anlamdan tanrının bölgesi anlamı çıkabilir. Yani vaat edilmiş topraklar.
Notlarım:
"Ben Agade’nin kralı büyük kral Sargon!
Annem yüksek bir rahibe idi, babamı bilmiyorum.
Yüksek rahibe annem beni gizlice doğurdu.
Beni bir kamış sepete koydu, onu ziftle kapladı.
Beni nehre bıraktı, dışarı çıkamayacaktım.
Nehir beni sürükleyerek su çekici Akki’ye götürdü.
Akki beni sudan çıkardı, kendi oğlu gibi büyüttü beni. "
Sümerce şiir. Bazıları bu şiire dayanarak Yahudilerin Babil sürgünü sırasında bu hikayeyi ve benzeri Mezopotamya hikayelerini alarak Tevrat’tı yazdığını iddia ederler. Kuran’da Tevrat’tı kopya etmiştir diye iddialarını sürdürürler. Bu şiiri okuduğunuzda zihninizde canlanan Sümerler Hz. Yusuf ve Hz. Musa’dan önce yaşamıştır düşüncesi. Sizi bu şekilde çelişkiye sürüklerler. Oysa Sümerce Sümerlerden çok sonra bile yazı dili olarak kullanılmıştır. Bu şiir Asur kralı Asurbanipal’in kütüphanesinden elde edilmiş bir tablette yazar. Asurluların bazı dönemlerde tanrı Marduk tapınımı olmuştur. Marduk kültünün batı Samilerinde karşılığı tanrı Baal’dir. Yahudilerin kendileri de bazı dönemlerinde Baal kültüne taptıklarını kabul ederler. Asurluların Asurbanipal devrinde Marduk ve İştar tapınaklarının gücü son derece fazlaydı. Asurbanipal yazıtında İştar benim annemdi der. Tarihçilerin genel kanısı, kendisinden büyük kardeşlerinin olmasına rağmen kral olarak seçilmesinde İştar mabedinin rolü olduğudur. Benim görüşüm, bu şiir sapkın Asurbanibal döneminde yazılmıştır.
Akatların Sami kökenli olmasını biraz garip karşılıyorum. Kral Sargon’un Arabistandan göç etmediğini bütün tarihçiler kabul ederken, Arabistandan Samilerin gelip Akat devletini kurduğunun iddia edilmesi tuhaf. Samiler, Kral Sargon öncesi Sümer kentlerine barışçıl olarak yerleşmişti. Olan şey Sümerceyle birlikte günümüzde Akatça olarak bilinen Sami dilinin yazı dili olarak kullanılmaya başlamasıdır. Yoksa Sümerce bırakılıp Akaçta konuşulmaya başlamamıştır. Bundan sonra 2.000 yıl boyunca da Sümerce ve Akaçta yan yana yazı dili olarak kullanılmaya devam etmiştir. Akat devletini Samiler kurmuştur tarzındaki yaklaşımı doğru bulmuyorum.
Uruk kentinde Samiler yaşıyordu. Uruk kentindeki Hz. Salih’in Sami kökenli olduğunu, Semud kavminin helakı sırasında Kiş kentine geldiğini düşünüyorum. Kiş kentine Sami yerlerşmesini Hz. Salih’e bağlıyorum. Gılgamış Destanında da belirttiğim gibi Akat ismi Sami kökenli değil Sümer kökenlidir.
SIĞIR
yorumsuz
Akkad Ayinleri
Tablet AO. 6479
(Korunmak için, “Hava/Yel Lilissu”suna başvurduğunda, boynuzları ve tırnakları eksiksiz, siyah renkli bir sığır (inek ,öküz?) adayacaksın.
Sığır, başından kuyruğuna kadar ‘sağlam’ (’dokunulmamış’, ‘lekesiz’) olacak.
Hayvanın vücudunun zift gibi kara olup olmadığını ve diğer özelliklerini bilge biri kontrol edecek, ayin için uygunsa, kabul edilecek.
Eğer, alnında yedi beyaz kıldan, yıldız biçiminde bir ‘leke/şekil’ var ise (sum-ma 7 sipatu pis-tum İcima İcakkubi tu-kip’ina isbatti) hayvana vurulmuşsa, hayvan işe koşulmuş ise, bir yerinde damga, leke var ise, ayin için kabul edilmeyecek.
Uygun bir günde, ayin için seçilmiş sığırı, “bilgelik evi”ne götürdüğünde, sığırın başının önünde duracaksın; yeri temizleyecek, yeri arındıracaksın.
Sonra iki adet taş/tuğla’yı, “bilgelik evi”nin kapısının sağ ve sol tarafına yerleştireceksin.
http://toplumvetarih.blogcu.com/akkad-ayinleri-3/2992170
Altından 7 kandile Zuku’dan ve hoş kokulu Masbatu tozundan koyacaksın.
http://toplumvetarih.blogcu.com/akkad-ayinleri-4/2992213
Bakara.67. Ve hani Mûsâ kavmine, “Şüphesiz ki Allah, size bir sığır boğazlamanızı emrediyor” demişti. Onlar, “Sen bizi alaya mı alıyorsun?” dediler. O [Mûsâ], “Ben câhillerden biri olmaktan Allah'a sığınırım” dedi.
Bakara.68. Onlar, “Bizim için Rabbine dua et, o [sığır] her ne ise onu bizim için açığa koysun” dediler. O [Mûsâ], “O [Rabbim] diyor ki: ‘Şüphesiz o [sığır], pek yaşlı değil, pek körpe de değil, ikisi arası dinçtir.’ Haydi, emrolunduğunuz şeyi yapınız” dedi.
Bakara.69. Onlar, “Bizim için Rabbine dua et, onun rengi ne ise onu bizim için açığa koysun” dediler. O [Mûsâ], “Şüphesiz O [Rabbim] diyor ki”: “Şüphesiz o [sığır], rengi bakanlara sürur veren, sapsarı bir inektir” dedi.
Bakara.70. Onlar, “Bizim için Rabbine dua et, o, nedir bizim için açığa koysun, şüphesiz ki o sığır, bize müteşâbih geldi ve biz şüphesiz Allah dilerse kesinlikle doğru yolu bulmuşlarız” dediler.
Bakara.71. O [Mûsâ], “Şüphesiz O [Rabbim] diyor ki”: “O [sığır], zelil olmayan [çifte koşulmayan], arazi sürmeyen, ekin sulamayan, salma gezen ve hiç alacası olmayan bir sığırdır.” Onlar, “İşte tam şimdi gerçeği getirdin” dediler. Sonunda onu boğazladılar. Ama neredeyse yapmayacaklardı.
SAMİLER CİNLER
Ümmi
Başka şeylerle uğraşmak istediğimden çok fazla ayrıntılarına girmeden yazacağım ve konuyu kapatacağım. bazı şeylerin ayrıntılarına girerek araştırılması gerektiği unutulmamalıdır. Araştırmak isteyen araştırır.
* Mezopotamya’daki tabletlerde yazılan efsanelerin girişiyle devamı arasında fark görülebiliyor. Bu farkın daha eski yazıların üzerine yeni şeylerin yazılması şeklinde açıklanır. Enki ve Ninhursanga anlatımında olduğu gibi. Bu yazıtın başında cennet(dilmun) anlatılır. Sonrasında ise Enki ve Ninhursanga masalı.
* Adem ile iblis. İblis figürü ile mezopotamyanın enki figürü aynı kişi. Enkinin çıktığı kent eridu kenti. Eridu ve ur kentleri aslında fırattın batısında mezopotamyanın dışındadır. Sami halklarnın merkezi. Sümer diye bildiğimiz halk mezopotamyada yaşar.
* Allah insanlardan ademin etrafında birleşmesini ona secde etmesini ister. İblis kendi soyunu üstün tutar, o cinlerdendi. Cin yabancı anlamına gelir. Sami halkları. Ademe Sümer melikliği yetmez, iki melikliği ister. Cinlerin melikliğide. Cinleri kardeş halkı olarak görür ve en büyük hatayı yapar.
* Sami isminden türeyen manalardan biride ateştir. Cinler nüfus eden ateşten yaratılma. Samilerin mezopotamyaya nüfusu insanlar arasında birliği bozar. Bu kavim hiçte Mezopotamya inançlarına ve insanlarına uyum sağlamaya niyeti yoktur. Kendi kavimlerini ayrı ve üstün görürler. Allah Sümerlerin tanrısıdır. Onlar kendilerinin ve atalarının tanrısını istemektedir. Artık ikilik başlamıştır.
* Sümer cennet miti. Masal olarak görürler. Ben hiçte öyle düşünmüyorum. Mezopotamya dışında bir yerdir derler. Bence mezopotamyanın en eski devridir. İki ırmak arasında olduğu için kortuma sağlar. Yaban hayvanları yoktur. Mezopotamyanın eski döneminde kuraklık yoktur. Kuraklığın başlaması, kanallar yapılması, sulama yapılması sonraki dönemlere aittir. Bugünkü gibi binlerce yıl tarım yapılmasına bağlı olarak toprak yorulmamış, çok verimlidir. Her şey kendiliğinden yetişir. Toprağı sürmeye bile ihtiyaç yoktur. İnsanların ihtiyaçlarını karşılaması için çalışmasına gerek yok. Sadece ellerini uzatması yeterli.
* Samilerin nüfusuyla çok tanrılı din başlar. Mezopotamya mitolojisinde diğer tanrıları yaratan enkidir.
* Savaşlar başlar. Mezopotamya mitolojisinde insanlar arasına ayrılık koyup savaşmalarına neden olan enkidir. Bunun için ayrı ayrı dilleri yaratır. Tevratta Allah insanların dillerini farklılaştırarak onları savaştırır.
* Eridu iblisin kentidir. Aynı zamanda lut kavmi. Eridunun yok edilmesinden sonra enki inancı ur kentine taşınır. Mitolojide enkinin gemiyle eridudan ur kentine gittiği belirtilir. gemi figürü tapınak. Enki tapınağının eridudan uruğa taşınması.
* Eyke halkı ur kenti. Enki eyke aynı olabilir. Birbirine yakın iki kent. Lut kavmi ve eyke halkı. Yazıtlarda enlil tarafından ur kentinin yok edilmesi ve buna yakılan ağıt.
* Ilgamış: taş. Taş figürü Yahudileri hatırlatır.
* Salih milleti uruk. Mö 3. binyılın sonunda yazılan Gılgamış aga anlatımı Salih kıssası ile uyumluluk gösterir. Tarihteki ilk su savaşı mezopotamyada. Ortadoğuda su savaşı kahinliği yapanlar.
* Aslında birçok teçrübe mezopotamyada yaşandı. Meclis, seneto, demokrasi, sosyalizm, kapitalizm, faizci globelleşme sistemi, su savaşı. Geçmişte bilgi yok edilerek bu tecrübeler insanlıktan saklandı. Acaba tam anlamıyla yok edilmişmiydi? İskenderiye kütüphanesinde tüm antik dünyaya ait bilgiler saklanıyordu. Yakıldı. Bağdat kütuphanesi yakıldı. İslamda bilim lanetlendi, tarikatler gerçek yol olarak sunuldu. Birileri hiçbir zaman bu bilgilerin ortaya çıkmasını istemedi.
* Aşure. Aşur=10. Abdallar barak aşireti ile birlikte orta asyadan geldi. Baraklar kılıç dönmesi. Abdallar hala alevi. Abdallar aşure günlerinde tavuk kesip dağıtırlar. Aşure kuvvet helvası olmasın. Helva ve kuş figürü.
* Kuş Sümerlerin kendilerine verdiği isimlerden biri. Tevrat.
* Sümerlere verilen isimlerden biri ummu. Akaçta. Ümmi, ümmet kelimelerinin kökeni bu olmasın.
* Ümmi peygamber, tevratta geçmez. Ama İbrahim peygamberin ümmi olduğunu düşünürseniz geçer. Harun musaya ümmi oğlu diye seslenir. Bu annemin oğlu diye tercüme ediliyor. Beklide gerçekten ümmioğludur. Muhammed peygamberin dili Arapçadır. Kuranda hiçbir zaman araptır demez. Araplar kötü olarak anılır. Tercüme edilirken arap kelimesi değiştirilip bedevi yapılıyor. (kuranda tüm Araplar olmadığıda belirtilir.
* Musa firavuna gönderildiğinde korkar ve kardeşi harunu kendisine destek verilmesini ister. Ha bir kişi ha iki kişi firavun karşısında ne fark eder. Ama harunun musanın üvey kardeşi olduğu, firavunun oğlu olduğu düşünülürse musayı daha iyi anlarsınız. Belki kuranda bunun belirtileri vardır.
* Hahamlar Harun soyundan. Yani sami ırkından. Peygamberler ümmilerden. Tevratta peygamberler hakkında ipe sapa gelmez iftiraların atılma sebebi peygamberlerin sami olmamasından kaynaklanabilir.
* Ali muaviye anlaşmazlığı. Araplar muaviye tarafını tutar. Sami dayanışması.
* Musa İsrail oğullarını on iki kabileye ayırdı. On iki kabilemi, yoksa iki on kabilemi. 10 kabile sami, on kabile sami olmayan.
* Bakara süresi. Tur tapınak. Yahudiler musa tarafından bir kente getirilir ve onlardan kente girişte secde etmeleri istenir. Yani o kente tabi olacaklardır. Ama o kent Samilerden olmadığı için bunu ret ederler. Kurban kesiminde kendi kavimlerine özgü bir kurban kesim töreni isteyerek kent halkından kendilerini ayırmaya çalışırlar. Kudret helvası ve bıldırcını ret etmeleri, aslında o kentin tapınağının sunumlarını ret ediyorlar. Musa mısara geri dönmelerini ister. Bu kabile yezidiler. Bugün bile bu olayın etkisi görülür. Baklagilleri ve tavuğu yemezler. Bu kavim Yezidilerdir. Aşurede baklagiller ağırlıklı. Aşure ve tavuk dağıtımı binlerce yıl öncesine uzanan bir gelenek. Abdallardada aşure ve tavuk dağıtımı. Binlerce yıldır süren bir inat.
* Kürtler ne türk asıllı nede ari asıllılar. Kabile anlayışları tamamiyle sami. Bugün Yezidiliği atalarımızın dini diyerek göklere çıkarıyorlar. Adem musa onları kardeş halk olarak gördü. Ademe musaya yaptıklarının aynısını yapmakta ısrar ediyorlar. Biz ayrıyız, biz üstünüz. Hangi ülkede kürt varsa o ülkede zorbalık var, kan dökülmesi var. 5-6 bin yıldır vazgeçmedikleri şeyden şimdi vazgeçeceklerini zanneden yanılır. Nüfuz eden ateş gibiler. Gittikleri her yeri yakmaktalar. Gittikleri şehirlerde ne aşayiş kalıyor nede başka bir şey. Gittikleri her yeri bozuyorlar. Eski Mezopotamya gibi olmak istenmiyorsa, ikinci Ergenekon yaşanması istenmiyorsa safların ayrılması lazım. Bozgunculuktan başka iş yapmazlar. (tüm Kürtler için değil, pkk zihniyetinde olanlar için)
* 5-6 binyıldır biz kardeş halklarıyız denmekte, kendileri ısrarla bozgunculuk yapmadalar.
* Kabile anlayışlarında ata çok önemli rol oynar. Atalarını çocuklarına tercih ederler. Atalarının dini onlar için çok önemlidir.
* Kuranda Yahudiler lanetlenir. daha kötüsü olarakta aralarında bulunan şeytana tapanlar diye belirtilir. yezidiler şeytana tapar.
* Onlar hiçbir zaman size tabi olmayacaklar. Onlar sizin onlara tabi olmanızı isterler. Biz kardeşiz söylemini bırakıp mantıklı düşünürseniz duyarsınız. Kendilerine bak kürt cumhurbaşkanları, başbakanlar, genelkurmay başkanları oldu dendiğinde, onlar biz kürdüz deyip olmalılar diyorlar. Açıkcası yönetim Kürtlerin eline geçmediği sürece bu davadan vaz geçmiyecekler.
* Nusayriler, Süryaniler, nasturiler Samileşmiş Sümerliler olabilir.
* İngilizcesi olanlar http://etcsl.orinst.ox.ac.uk/catlist.htm 1.8.1.1 Gilgamesh and Aga: 1.1.1 Enki and Ninhursanga:
Başka şeylerle uğraşmak istediğimden çok fazla ayrıntılarına girmeden yazacağım ve konuyu kapatacağım. bazı şeylerin ayrıntılarına girerek araştırılması gerektiği unutulmamalıdır. Araştırmak isteyen araştırır.
* Mezopotamya’daki tabletlerde yazılan efsanelerin girişiyle devamı arasında fark görülebiliyor. Bu farkın daha eski yazıların üzerine yeni şeylerin yazılması şeklinde açıklanır. Enki ve Ninhursanga anlatımında olduğu gibi. Bu yazıtın başında cennet(dilmun) anlatılır. Sonrasında ise Enki ve Ninhursanga masalı.
* Adem ile iblis. İblis figürü ile mezopotamyanın enki figürü aynı kişi. Enkinin çıktığı kent eridu kenti. Eridu ve ur kentleri aslında fırattın batısında mezopotamyanın dışındadır. Sami halklarnın merkezi. Sümer diye bildiğimiz halk mezopotamyada yaşar.
* Allah insanlardan ademin etrafında birleşmesini ona secde etmesini ister. İblis kendi soyunu üstün tutar, o cinlerdendi. Cin yabancı anlamına gelir. Sami halkları. Ademe Sümer melikliği yetmez, iki melikliği ister. Cinlerin melikliğide. Cinleri kardeş halkı olarak görür ve en büyük hatayı yapar.
* Sami isminden türeyen manalardan biride ateştir. Cinler nüfus eden ateşten yaratılma. Samilerin mezopotamyaya nüfusu insanlar arasında birliği bozar. Bu kavim hiçte Mezopotamya inançlarına ve insanlarına uyum sağlamaya niyeti yoktur. Kendi kavimlerini ayrı ve üstün görürler. Allah Sümerlerin tanrısıdır. Onlar kendilerinin ve atalarının tanrısını istemektedir. Artık ikilik başlamıştır.
* Sümer cennet miti. Masal olarak görürler. Ben hiçte öyle düşünmüyorum. Mezopotamya dışında bir yerdir derler. Bence mezopotamyanın en eski devridir. İki ırmak arasında olduğu için kortuma sağlar. Yaban hayvanları yoktur. Mezopotamyanın eski döneminde kuraklık yoktur. Kuraklığın başlaması, kanallar yapılması, sulama yapılması sonraki dönemlere aittir. Bugünkü gibi binlerce yıl tarım yapılmasına bağlı olarak toprak yorulmamış, çok verimlidir. Her şey kendiliğinden yetişir. Toprağı sürmeye bile ihtiyaç yoktur. İnsanların ihtiyaçlarını karşılaması için çalışmasına gerek yok. Sadece ellerini uzatması yeterli.
* Samilerin nüfusuyla çok tanrılı din başlar. Mezopotamya mitolojisinde diğer tanrıları yaratan enkidir.
* Savaşlar başlar. Mezopotamya mitolojisinde insanlar arasına ayrılık koyup savaşmalarına neden olan enkidir. Bunun için ayrı ayrı dilleri yaratır. Tevratta Allah insanların dillerini farklılaştırarak onları savaştırır.
* Eridu iblisin kentidir. Aynı zamanda lut kavmi. Eridunun yok edilmesinden sonra enki inancı ur kentine taşınır. Mitolojide enkinin gemiyle eridudan ur kentine gittiği belirtilir. gemi figürü tapınak. Enki tapınağının eridudan uruğa taşınması.
* Eyke halkı ur kenti. Enki eyke aynı olabilir. Birbirine yakın iki kent. Lut kavmi ve eyke halkı. Yazıtlarda enlil tarafından ur kentinin yok edilmesi ve buna yakılan ağıt.
* Ilgamış: taş. Taş figürü Yahudileri hatırlatır.
* Salih milleti uruk. Mö 3. binyılın sonunda yazılan Gılgamış aga anlatımı Salih kıssası ile uyumluluk gösterir. Tarihteki ilk su savaşı mezopotamyada. Ortadoğuda su savaşı kahinliği yapanlar.
* Aslında birçok teçrübe mezopotamyada yaşandı. Meclis, seneto, demokrasi, sosyalizm, kapitalizm, faizci globelleşme sistemi, su savaşı. Geçmişte bilgi yok edilerek bu tecrübeler insanlıktan saklandı. Acaba tam anlamıyla yok edilmişmiydi? İskenderiye kütüphanesinde tüm antik dünyaya ait bilgiler saklanıyordu. Yakıldı. Bağdat kütuphanesi yakıldı. İslamda bilim lanetlendi, tarikatler gerçek yol olarak sunuldu. Birileri hiçbir zaman bu bilgilerin ortaya çıkmasını istemedi.
* Aşure. Aşur=10. Abdallar barak aşireti ile birlikte orta asyadan geldi. Baraklar kılıç dönmesi. Abdallar hala alevi. Abdallar aşure günlerinde tavuk kesip dağıtırlar. Aşure kuvvet helvası olmasın. Helva ve kuş figürü.
* Kuş Sümerlerin kendilerine verdiği isimlerden biri. Tevrat.
* Sümerlere verilen isimlerden biri ummu. Akaçta. Ümmi, ümmet kelimelerinin kökeni bu olmasın.
* Ümmi peygamber, tevratta geçmez. Ama İbrahim peygamberin ümmi olduğunu düşünürseniz geçer. Harun musaya ümmi oğlu diye seslenir. Bu annemin oğlu diye tercüme ediliyor. Beklide gerçekten ümmioğludur. Muhammed peygamberin dili Arapçadır. Kuranda hiçbir zaman araptır demez. Araplar kötü olarak anılır. Tercüme edilirken arap kelimesi değiştirilip bedevi yapılıyor. (kuranda tüm Araplar olmadığıda belirtilir.
* Musa firavuna gönderildiğinde korkar ve kardeşi harunu kendisine destek verilmesini ister. Ha bir kişi ha iki kişi firavun karşısında ne fark eder. Ama harunun musanın üvey kardeşi olduğu, firavunun oğlu olduğu düşünülürse musayı daha iyi anlarsınız. Belki kuranda bunun belirtileri vardır.
* Hahamlar Harun soyundan. Yani sami ırkından. Peygamberler ümmilerden. Tevratta peygamberler hakkında ipe sapa gelmez iftiraların atılma sebebi peygamberlerin sami olmamasından kaynaklanabilir.
* Ali muaviye anlaşmazlığı. Araplar muaviye tarafını tutar. Sami dayanışması.
* Musa İsrail oğullarını on iki kabileye ayırdı. On iki kabilemi, yoksa iki on kabilemi. 10 kabile sami, on kabile sami olmayan.
* Bakara süresi. Tur tapınak. Yahudiler musa tarafından bir kente getirilir ve onlardan kente girişte secde etmeleri istenir. Yani o kente tabi olacaklardır. Ama o kent Samilerden olmadığı için bunu ret ederler. Kurban kesiminde kendi kavimlerine özgü bir kurban kesim töreni isteyerek kent halkından kendilerini ayırmaya çalışırlar. Kudret helvası ve bıldırcını ret etmeleri, aslında o kentin tapınağının sunumlarını ret ediyorlar. Musa mısara geri dönmelerini ister. Bu kabile yezidiler. Bugün bile bu olayın etkisi görülür. Baklagilleri ve tavuğu yemezler. Bu kavim Yezidilerdir. Aşurede baklagiller ağırlıklı. Aşure ve tavuk dağıtımı binlerce yıl öncesine uzanan bir gelenek. Abdallardada aşure ve tavuk dağıtımı. Binlerce yıldır süren bir inat.
* Kürtler ne türk asıllı nede ari asıllılar. Kabile anlayışları tamamiyle sami. Bugün Yezidiliği atalarımızın dini diyerek göklere çıkarıyorlar. Adem musa onları kardeş halk olarak gördü. Ademe musaya yaptıklarının aynısını yapmakta ısrar ediyorlar. Biz ayrıyız, biz üstünüz. Hangi ülkede kürt varsa o ülkede zorbalık var, kan dökülmesi var. 5-6 bin yıldır vazgeçmedikleri şeyden şimdi vazgeçeceklerini zanneden yanılır. Nüfuz eden ateş gibiler. Gittikleri her yeri yakmaktalar. Gittikleri şehirlerde ne aşayiş kalıyor nede başka bir şey. Gittikleri her yeri bozuyorlar. Eski Mezopotamya gibi olmak istenmiyorsa, ikinci Ergenekon yaşanması istenmiyorsa safların ayrılması lazım. Bozgunculuktan başka iş yapmazlar. (tüm Kürtler için değil, pkk zihniyetinde olanlar için)
* 5-6 binyıldır biz kardeş halklarıyız denmekte, kendileri ısrarla bozgunculuk yapmadalar.
* Kabile anlayışlarında ata çok önemli rol oynar. Atalarını çocuklarına tercih ederler. Atalarının dini onlar için çok önemlidir.
* Kuranda Yahudiler lanetlenir. daha kötüsü olarakta aralarında bulunan şeytana tapanlar diye belirtilir. yezidiler şeytana tapar.
* Onlar hiçbir zaman size tabi olmayacaklar. Onlar sizin onlara tabi olmanızı isterler. Biz kardeşiz söylemini bırakıp mantıklı düşünürseniz duyarsınız. Kendilerine bak kürt cumhurbaşkanları, başbakanlar, genelkurmay başkanları oldu dendiğinde, onlar biz kürdüz deyip olmalılar diyorlar. Açıkcası yönetim Kürtlerin eline geçmediği sürece bu davadan vaz geçmiyecekler.
* Nusayriler, Süryaniler, nasturiler Samileşmiş Sümerliler olabilir.
* İngilizcesi olanlar http://etcsl.orinst.ox.ac.uk/catlist.htm 1.8.1.1 Gilgamesh and Aga: 1.1.1 Enki and Ninhursanga:
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)